Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, Milletvekili Mustafa Kendirli’nin yerel bir medya kanalında kendisine karşı söylediği sözlere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Başkan Ekicioğlu’nu açıklaması şu şekilde,
Sevgili Hemşehrilerim,
Bilindiği gibi son günlerde kentimizin gündemini; ilimizde bulunan Kırşehir Ticaret ve
Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Esnaf Ve Sanatkârlar Odaları Birliği, Ziraat Odası, Kırşehir
Kent Konseyi ve Pancar Ekiciler Kooperatifi’nden oluşan ve şehrimizin önde gelen 6 sivil
toplum kuruluşu başkanlarının şehrin acil sorunları ve çözüm arayışlarına ilişkin
düzenledikleri çalıştay belirledi.
Belediye Başkanı olarak çağrıldığım bu çalıştayda belediyemizi ilgilendiren tüm konularda
şehrimin STK’larına karşı sorumluluk içerisinde, istedikleri her konuda samimi istişare içinde
sunumumu yaptım ve yapmaya da devam ederim.
Belediye Başkanı olarak, bu STK’larımızın şehrimizin sorunlarına müdahil olmalarını
“işimize karışmak” olarak düşünemezdik. Tam tersine STK’larımızın bu müdahil oluşunu;
dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim
ilkelerinin hayata geçirilmesi; sorunların belirlenip, tartışılması, çözümlerin geliştirilmesi için
ortak aklın ve uzlaşmanın esas alındığı demokratik katkı olarak gördüm.
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kendirli’nin ve benim çağrılmış olduğumuz bu çalıştaylara
sayın vekilimizin “gelirim” dendiği açıklanmasına rağmen 2 kez gelmemesi üzerine adı
geçen 6 STK’mızın Sayın Başkanları ortak imzayla; “ toplantıya katılım sağlayacağını
bildiren Sayın Milletvekilimizin yine toplantıya iştirak etmemesi çalıştayımız da
bulunan STK Başkanlarımız tarafından üzüntü ile karşılanmıştır. Adalet ve Kalkınma
Partisi Kırşehir Milletvekili Sayın Mustafa KENDİRLİ kendisi gibi seçimle göreve
gelmiş şehrimizin en büyük STK Başkanlarının davetine icabet etmemesi ve Kırşehir’in
sorunlarının masaya yatırılıp çözümlemek amacıyla bir araya gelinen toplantıya teşrif
etmemeleri, Ahiliğin ruhuna yakışmadığı, çalıştaya katılım sağlayan başkanlar
tarafından dile getirilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” şeklinde bir açıklama
yapmışlardır.
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kendirli; icabet etmediği ve bu nedenle STK’lar tarafından bu
durumun kamuoyuna 6 imzayla deklere edildiği, 12 Mart Cuma günü, çalıştay günü akşamına
önceden programlandığı anlaşılan yerel bir televizyon kanalında, gerek bu çalıştayla ilgili
gerekse şahsım ve belediyemizle ilgili doğru olmayan beyanlarda bulunmuş, sanki karşısında
bir düşman varmışçasına öteleyici, itekleyici konuşmalar yaparak özellikle köprüleri atan bir
cepheleşme sergilemiştir.
Değerli hemşehrilerim,
Belediye başkanınız olarak; hiçbir siyasal kaygı gütmeden ne belediyemiz içinde ne de
şehrimizde hiçbir çalışanımızı, hiçbir hemşerimi “şuncu buncu”, “şu partiden, bu
partiden” ‘’şu etnik kökenden bu etnik kökenden” diye düşünmeyi şehrimin iç
barışıklığına saplanmış bir hançer görürüm.
Şehrül-Emin olarak bilirim ki; bize ekmek- su kadar lazım olan şehrimin iç barışıklığı ve
huzurudur.Bu kadim şehrimizde seçilenler farklı partilerden de olsa, asıl olan; şehir için, insanımız için
ortak sorunlarımızda buluşabilme olgunluğuna haiz olmamızdır. Bunu başarabilen şehirler,
memleketler gelişir, olgunlaşır ve kent hüviyetine kavuşur.
Memleket sorunlarını bırakıp, şehri ve kamuoyunu basit çekişmelerle meşgul etmeye hiç
birimizin hakkı yok.
Sayın milletvekilimizin; çağrılı olduğu ve katılmadığı 6 STK’mızın çalıştayı akşamına denk
getirdiği konuşmasında üslup ve tarzda, hem şahsıma hem de Belediyemize yönelik
kurgulanmış ithamlarla dolu açıklamalarını hayret ve ibretle izledim.
Sizleri böylesine basit ve ucuz gündemlerle meşgul etmenin şehri mutsuz ettiğini bilmeme
rağmen hiçbir şekilde gerçek olmayan, yanıltıcı ve cepheleştirici açıklamalarına “çamur at
izi kalsın” tarzında bir yaklaşıma da asla izin vermeyeceğim. Esasen belki biraz siyasetin bazı
damarlarında karşıya sataşma yaparak dikkat çekmek ve öne çıkmanın var olduğunu bilmekle
birlikte, bu işten çok ta hoşnut olmayarak bazı açıklamaları zorunlu gördüm
SAYIN BAKANIMIZ MURAT KURUM’UN GELİŞİNE; SAYIN VEKİLİN BENİ
DAVET ETTİĞİ AÇIKLAMASI YALANDIR.
İSPAT EDERSE BELEDİYE BAŞKANLIĞI GÖREVİNİ BIRAKIRIM.
Sayın Milletvekili, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum’un Kırşehir ziyareti
için beni ısrarla davet ettiğini söyleyerek; “Şehremini’ni davet etmediniz dediler.
Şehremini’ni ben ısrarla davet ettim, daha öncesinden de haber gönderdim. Sayın
Başkan Millet Bahçesi ile ilgili hazırlık yapsın, Sayın Bakana, Valilik’te sunum yapsın
dedim” diyor.
Sayın Kendirli beni şimdiye kadar iki defa aramıştır.
Birincisinde göreve yeni geldiğimizde maaşını Belediye’den alan ama Jeotermal Belediyeler
Birliği’nde çalışan bayan bir personel ile ilgili, olarak bir ricada bulunmak için
İkincisinde de Yeni Hal Binası ile ilgili yapmış olduğu aramalardır.
Sayın Vekil başkaca hiçbir zaman da aramamıştır. Sayın Bakanımız Murat Kurum’un gelişi
ile ilgili; sayın vekilin beni arayıp davet ettiği açıklaması yalandır. Eğer ispat ederse ben
Belediye Başkanlığı görevini bırakırım.
Sayın Vekil beni hiçbir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum’un
Kırşehir ziyareti için ne davet etmiş ne de aramıştır. Yine hatırlatırım ki sayın Bakanımızın
ziyareti öncesinde programda belediyemizin yer almaması ve de davet edilmemiş oluşumuz
nedeniyle, konunun kamuoyuna yansıması ve yerel medyamızdaki ciddi tepkiler oluşmuştur.
Sayın Bakanımızın geleceği günün öncesi gecesinde beni Sayın Valimiz telefon ederek davet
etti. Ben de Sayın Bakan’a sadece Valilik’te yapılan toplantıda bir sunum gerçekleştirdim ve
sonrasında Sayın Bakanımızın başkanlığındaki il Koordinasyon Kurulu toplantısına davet
edilmediğim için ayrıldım.
Sayın vekil Yeni Hal Binası ile ilgili kendisinin Mili Emlak ile ilgili işlerde yardımcı
olduğunu söylüyor, TBMM çatısı altında görev yapan Kırşehirli milletvekillerimiz de sağ
olsun bu konuda bizlere yardımcı olmuşlardır. Sayın Vekil, Sayın Bakan’a yapmış olduğumuz
sunumda Millet Bahçesi ile ilgili konuda bizim söylediklerimizi de alenen çarpıtmıştır. Ben Millet Bahçesi olarak taleplerine kent park devamında ve üst yanındaki Kılıçözü çayı
bölgesini gösterdim. Hatta kamulaştırma bedeli de olmaz dedim. Durum buyken kamuoyuna
yönelik yanlış algı yaratma çabalarını irkilerek hayretler içinde izledim. Kaldı ki oradaki
yaptığımız sunuma ve konuşulanlara Sayın Valimiz ve davetli olan Cumhur İttifakının her iki
İl Başkanı ve Belediye Başkanları da şahittir.
ÖNCE BELEDİYEMİZE DEVRİ ENGELLENEN, ŞİMDİ DE SAYIN VEKİLİN “SÖZ
BİR HAFTA İÇİNDE DEVRİNİ YAPARIM” DEDİĞİ AŞIKPAŞA TABİAT PARKI
GERÇEĞİ.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 12 Milyon TL’ye yakın bir maliyetle yapılan Aşıkpaşa
Tabiat Parkı 10.04 2019 tarihli yapılan sözleşme ile belediyemize zaten devredilmişti. 31
Mart yerel seçimleriyle göreve başlar başlamaz Kırşehir Belediyesi’ne devri için gereken ilk
ödemenin Bakanlık hesabına yatırdık .Bunun makbuzları mevcuttur. Buna rağmen Tarım ve
Orman Bakanlığı, Kırşehir Belediyesine gönderdiği 26.07.2019 tarihli yazı ile sözleşmeyi tek
taraflı feshetti. Yatırdığımız ihale bedelini de iade etti.
Bakanlık daha sonra Tabiat Parkı’nı ihaleye çıkardı ve tek firmanın katıldığı ihale ile Tabiat
Parkı, Ankara’da bulunan bir pastane firmasına devredildi. Pastaneci ise Âşık paşa Tabiat
Parkını düğün salonu olarak kullanmaya başlanılıp böylesine bir kamu yatırımının işletemedi
ve çürümeye terk edildi. Bu hususu tüm Kırşehirlilerce bilinmesine rağmen sayın vekilin
sanki “Belediye’ye vermek istemişler de Belediye almamış” yönündeki açıklamaları siyaset
yapmakla izah edilemeyecek düzeyde hemşerilerimizin ve bizlerin zekâsıyla dalga geçer bir
vahim boyut almıştır.
Sayın Vekil şimdi çıkmış; “Bunların burayı alma niyeti yok dedik, bize de iftira atıyorlar
dedik. Bakanlık açık ihaleyle bir şirkete verdi, onlar da çalıştıramadı. Pandemi girdi,
Belediye de gerekli baskıları yaptı. Kamuoyunun önünde söz veriyorum Belediye
istiyorsa bu hafta içinde devrini yaparım.” diyor.
Çok yazık… Sorun bu şehirde bu şehrin evlatları olarak şehrin sorumluluğunu taşıyarak bir
davranış biçimi olsaydı sarf edilen bir cümlenin içinde bile bunca çelişkilerle bu hale
düşülmezdi.
DEVLET VE BÜROKRASİ İŞLEYİŞİ İLE KİŞİ KEYFİYETİ ANCAK VE ANCAK
BU KADAR BİRBİRİNE KARIŞTIRILABİLİR.
Bu davranışın özünde; Sayın Vekilin yerel seçimlerden birkaç gün sonra Kaman’da yapmış
olduğu konuşmada; “önce can sonra canan” diyerek muhalefet partisinden olan belediyelere
yapılacak yatırımların durdurulacağı ya da yavaşlatılacağı, iktidar partisinden olan
belediyelere ise ayrıcalık tanınacağını ima eden sözleri yatıyorsa çok daha vahimdir. Siyaset
bir şantaj ve teslim alma aracı değil, gönülleri kazanma sanatıdır da… Kaldı ki, bu kadim
şehir; gönül erlerinin Alp Erenlerin şehri olması nedeniyle de tarihsel sosyolojisinde şantajlara
ve zora karşı teslim olmayan demokrasi gaziliğinin mührünü taşır.
Bakar mısınız; “pastacı çalıştıracakmış da Belediye pastacıya baskı yapmış. Pandemi de
girmiş çalıştıramamış. Şimdi de söz veriyormuş bu hafta içinde devrini yaparmış.”
Yasama organı üyesi Sayın Vekilimiz sanki “kendisine ait bir şirketin noterde devrini
gerçekleştiriyormuş” gibi bir üslup ve eda içinde konuşmuş olmasını hemşerilerimin
takdirine bırakıyorum. İhaleyi alan pastacının işletmesine bizim baskı yaptığımız iddiası da başkaca bir yalandır.
Bırakın baskı yapmayı, kimse mağduriyet yaşamasın diye destek dahi olduk. Ama tek
üzüntümüz şu ki, böylesine akıl almaz bir siyasi hırsın sonucunda Kırşehir’in zarar görüyor
olmasıdır. Olan halkın vergileriyle yapılmış kamu malına oluyor.
Sayın Vekil “söz veriyorum Belediye istiyorsa bu hafta içinde devrini yaparım” diyor
ama konuşmasının ardından “Bu hafta içinde devrini yaparım. Bir şartla, bizim dönemde
Yaşar Bey döneminde Belediye iştiraklerini nasıl Belediye kendisi çalıştırıyorsa, bir
yandaşa ya da partiliye verilmemek şartıyla bana dönerlerse ben hafta içi devrini
yapayım. Almazlarsa başka bir şirket alır.” “ diyor verdiği sözü “şarta” bağlıyor.
Devlet ve bürokrasi işleyişi ile kişi keyfiyeti ancak ve ancak bu kadar birbirine karıştırılabilir.
SEHRİN SAYGIN BİR STK’SINA, TİCARET ODASINA YAPILAN AYIP!
Sayın Vekil, hepimize tüm seçilmişlere, siyasilere kurumlara şehrin ortak problemleri ve
çözümleri için yaptıkları çalıştayla uzattığı istişare elini geri çevirmiş ve bunun bahanelerini
ararken, 6 STK’nın açıklamasının akşamında “Ticaret Odası CHP’nin arka bahçesi gibi
çalışıyor. 18 yaşından beri Oda’nın üyesiyim. Orası tarafsız olmalı, bu duruma
gelmesine çok üzülüyorum ve utanıyorum.” diye sözler sarf etmiştir. Bu durum eski bir
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olarak şehir adına en çok beni yaralamıştır.
100 yılı aşan tarihi ile ilimizin en köklü kurumlarından biri olan Ticaret ve Sanayi Odası,
iktidarı ve muhalefeti ile Kırşehir siyasetine insan kaynağı sağlamıştır. Şu an İyi Parti İl
Başkanlığı görevini yürüten Müfit Göçen, Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığı görevini
yürüten Seher Ünsal, Ticaret ve Sanayi Odası’nın çeşitli yönetim organlarında görev
almışlardır. Yine yıllarca Ticaret ve Sanayi Odası’nda görev yaptığım dönemlerde asla
siyaseti ön plana çıkarmadan her parti ve her siyasi renkten oluşturmuş olduğumuz
Meclisimiz ve Yönetim Kurulumuz ile üyelerimize ve Kırşehir’e hizmet etmenin gayretini
gösterdik. Bu anlayışımızdan dolayı da her kesimden ve renkten Kırşehir halkı, ismimiz
üzerinde adeta mutabakat sağlamış bizi Kırşehir Belediye Başkanlığı görevine getirmiştir
Ticaret ve Sanayi Odası’nı CHP’nin arka bahçesi olmakla suçlayan Sayın Vekilimize buradan
hatırlatalım, 2018 yılında yapılan ve kendisinin milletvekili aday olduğu genel seçimlerde
odalar yemek vermiştir. Yine 2019 yerel yönetim Mart seçimlerinde Kırşehir Ticaret ve
Sanayi Odası’nın da bağlı olduğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Kadın Girişimciler
Kurulu Başkan Yardımcısı iken Ticaret Bakanı olan Ruhsar Pekcan’ın katılımıyla da yemek
verilmiştir. Şimdi her iki secim öncesinde, siyasilere bakanlara yemek verdi diye bu STK’lar
“AK Partinin arka bahçesi” mi olmuştur.
Sayın Vekilin bu düşüncelerine; Adalet ve Kalkınma Partili hemşerilerimin büyük bir
çoğunluğunun, aynı şekilde yine Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde bulunan Adalet ve
Kalkınma Partisi üyesi arkadaşlarımızın büyük çoğunluğunun katılmadığını da yakinen
biliyorum. Bu durum şehrin ortak sorunları için ortak akıl, uzlaşı ve istişare isteyen, bunun
için belki de rahatlarını bozan STK’larımızı, parçalamayacağı gibi hiç de hoş
karşılanmamıştır. Ve kanaatimce bu tavır; siyasal bir tutumdan değil, tamamen şahsi, kişisel
etki alanı kriterinde bir çıkıştır.
SAYIN VEKİLİN; “CHP, İYİ PARTİ, HDP BELEDİYESİ” DEMESİ…
Sayın Vekilin çıkıp “Çok güzel hizmetlerle anılsınlar. CHP, İyi Parti, HDP Belediyesi’ne
tavsiyem budur.” şeklinde işi bildik ve hatta hedef gösterir imalar yapması son derece
üzücüdür.
Doğrudur, İYİ Parti -CHP ittifakının adayı olarak Adalet ve Kalkınma Partililer dâhil Kırşehir
halkının bütün siyasi renklerinden oy aldık. Burada HDP Belediyesi denilirken kastedilen
Sayın Vekilin Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları ise, et-tırnak olduğumuz
hemşerilerimiz ise, evet onların da desteğini aldık. Kendilerine oy verirken vatandaş olarak
görüp, Millet İttifakına oy verirken terörist olmazlar. Ayrıca milliyetçi -ülkücü
kardeşlerimizle de bu şehir bu memleket için el ele, kol kola olduğumuz bilinmektedir.
Başında bulunduğum Belediye yönetiminde bir Şehrül-Emin olarak görevim; ayrıştırmadan
kucaklamak ve kent barışıklığını ve hemşerilik bilincini hâkim kılmaktır.
Sevgili Hemşehrilerim,
Kırşehirli esnaflarımızın evine ekmek götürmekte zorlandığı, çiftçimizin mahsulünün para
etmediği, gençlerimizin yarınından umutsuz olduğu, işsizliğin en üst seviyeye çıktığı, uzun ve
sıkıntılı Pandemi koşullarının yaşandığı böyle bir dönemde, Sayın Vekilimizin şehirle el ele
vereceği, milletin derdiyle uğraşacağı yerde, istişare ve ortak akıl zeminlerini pas geçip
Belediyemiz’i diline pelesenk etmeyi tercih etmesi son derece üzücüdür.
İnanıyorum ki fevri ve kutuplaştırıcı, itici söz sataşmaları ve ben merkezli yüksek egoların ne
halkımızda, ne de kendi siyasi partilerinin tabanlarında bir karşılığı olmadığını da yakinen
biliyorum. Bu tür çıkışların büyük çoğunluğu parti içlerinde hâkim olmanın bir aracı ve
yöntemi olarak da içeride eş -dost arkadaş gurupları arasında görülebilmektedir.
Çok iyi biliyorum ki; Adalet ve Kalkınma Partisinden; bu memlekette emeği geçen
milletvekilleri ve hatta belediye başkanı ve parti çevreleri bu ucuzluğu biliyor ve kendi
partilerine fayda değil zarar verildiğine inanıyorlar ve şehirleri ve emek verdikleri partileri
adına üzüntü duyuyorlar.
Tüm bu çekişmelerin, şehrimizi ve siyaseti kör kuyuya ve açmaz sokaklara sokacağını
bilerek; Şehirle, STK’larla, belediyemizle, seçilmişlerimizle “bu şehir bizim” diyerek,
değişik siyasi renklerde de olsak birbirimize dayatmalar yapmadan, şartlar koşmadan
“armudun sapı üzümün çöpü” demeden birlikte çalışmaya mecburuz.
SİYASETTEN VE MAKAMDAN ZENGİNLEŞEN “TÜREDİ ZENGİN”
YARATMADAN, HESAP VEREBİLİR YÖNETİM ANLAYIŞIMIZLA YOLUMUZA
DEVAM EDİYORUZ.
Bu memleketin ve bizlerin yalanla, iftirayla, kumpasla uğraşacak vakti yok. Bugün bu
açıklamayı bile kamuoyu bilgilenmesi açısından zorunlu gördüğüm için yapıyor olmamdan
bile hoşnut değilim. Biz işimize bakıyoruz. Hemşerilerimizin bize duymuş olduğu güven ve
desteği boşa çıkarmadan, Hiçbir siyasi ayrım yapmadan, önümüze çıkarılan engellere de
aldırmadan, siyasetten ve makamdan zenginleşen “türedi zengin” yaratmadan, şeffaf ve
hesap verebilir bir yerel yönetim anlayışımızla hizmet etmeyi görev bilerek yolumuza devam
ettiğimizi bütün kamuoyuna saygıyla bildiriyorum.
Comments
comments