MENÜ
11° Parçalı bulutlu
  • EURO
  • DOLAR

AK PARTİ’YE İL BAŞKANI ARANIYOR!

İktidar Olanaklarının Şemsiyesi Altında Kendilerini Erişilmez  “Resmi Zırh”larla “Kamuflaj” Edenlerin, Toplumdan Uzaklaşmasının ve “Kibir”lerinin Tavan Yaptığı Manzara İçinde Şimdi; “AK Parti’ye İl Başkanı aranıyor”. AK Parti 2002’lerden parlayan toplumun her kesimden öne çıkan politikacılarıyla istişare ve eşgüdüm içindeki düzeni kalmadı. Ak Parti kurulduğu yıllardan 2007’lere kadar azalan bir seyir izlese de, ”istişare” ye çok büyük önem veriyor “insan kaynakları”nı çok güzel kullanıyor, akıllı […]
Genel - 14 Kasım 2020 22:15 A A

İktidar Olanaklarının Şemsiyesi Altında Kendilerini Erişilmez  “Resmi Zırh”larla “Kamuflaj” Edenlerin, Toplumdan Uzaklaşmasının ve “Kibir”lerinin Tavan Yaptığı Manzara İçinde Şimdi; “AK Parti’ye İl Başkanı aranıyor”.

AK Parti 2002’lerden parlayan toplumun her kesimden öne çıkan politikacılarıyla istişare ve eşgüdüm içindeki düzeni kalmadı.

Ak Parti kurulduğu yıllardan 2007’lere kadar azalan bir seyir izlese de, ”istişare” ye çok büyük önem veriyor “insan kaynakları”nı çok güzel kullanıyor, akıllı beyinlerden istifade ediyor ama sonuçta kesinlikle bir ortak akıl düzlemini bir şekilde var ediyordu.

Tüm partili ve seçilmişlerinin artık “reis ne diyecek?” diye bakındığı bir manzarada Parti olma vasfını tümüyle yitirmenin sınırlarını bir hayli geçti.

Milletvekilleri artık kentlerde şehrini temsil eden ve inisiyatif alan Milletvekilleri durumunun zeminini kaybetti.

Bizde ki İktidar Partisine mensup tek bir “Vekil” de doğrusu “memur”laşdı.

 Geçtiğimiz Milletvekili seçimlerinde Belediye Başkanı bulunan Yaşar Bahçeci’nin, partiyi kendi “arkadaş Gurubu’yla teslim alan tutumu, ticaret ortağı da bulunan Mustafa Kendirli’yi tüm uyarı ve ikazlara karşı liste başı aday gösterilmesiyle ortaya çıktı.

Bu seçimlerde mevcut “arkadaş gurubu”na karşı verilen ilk tepki, oyların düşerek tek milletvekiliyle temsile, sonrada belediye seçimlerini kaybetmeyle sonuçlandı. Parti yönetimi halkla olan bağların bıçak gibi kesildiğinin farkına vardığında çok geç olmuştu.

Politikaya Mikail Arslan’ın çantasını ve projelerini taşıyarak “danışman” olarak adım atan Yaşar Bahçeci; Mikail Arslan Dâhil Hacı Turan’ı Halim Çakır’ı ve eski partilileri, ördüğü ağlarla Kırşehir parti politikasında uzun dönemler etkisiz kılmayı başarıp parti içinde ve bürokrasi’ de nüfuzunu büyüttükçe kendisin de toplumsal desteğine de dip yaptırdı.

İktidar Partisi geldiği noktada Kırşehir’de artık bir vekil çıkarma şansını yitirdi. Çünkü halkın şehirdeki yatırım vs işlerinde bile ağzını bıçak açmayan hiç alışkın olunmayan bir “milletvekilliği temsili vakası” yaşıyor.

Bu yüzden ittifakın MHP kanadı şayet “Cumhur İttifakı” sürerse kendilerinin önüne fırsat çıkacağını ve şehrin önünde itibarları düşen AK Parti’nin tabanının bu sefer kendilerinin çıkaracağı adaya oy vereceğini bile düşünür olmuş. MHP kanadı bu işte hayal de görmüyor. “Çevre Yolu”ndan “Hükümet Konağı”na, memleketin sanayisinden tarım sorunlarına kadar, vatandaşın muhatap olacağı, ciddiye alınan hiçbir “AK Parti siyasi temsil odağı” kalmadı.

Çok daha önemlisi; şehrin temel sorunlarıyla ilgilenmeyen kafa yormayan parti yetkilileri, seçilmişleri birçok daire müdürlükleri üzerinde eş dost akrabalardan oluşan personel dayatmacılığı ile atanmış müdürlükleri aşarak ya da dayatarak, kurumlarda “liyakati delen” müdahalelerde bulunarak, kendi “ego”larını tatmin eder oldular.

Kamuda personelin çalışma şevkini kıran ve hiyerarşiyi temelinden yıkan bu müdahaleler giderek kamu çalışanları ve şehir içinde büyük tepki görüyor, siyasi nüfuz keyfiyetinin aldığı boyut “mülki amir”i bile bay-pas ederek, “dirlik ve düzeni” bozuyor.

Tüm bu keyfi işlerin faturası partinin ve devletin en tepesine yazılıyor.

Çünkü yaptıkları her işi iktidar partisinin yetkilisi olarak yapıyorlar.

 Tüm bu olumsuzluklar Kırşehir’de de AK Parti tabanını, artık birbiriyle barışık olmayan, her an başka mecralara savrulabilir bir partililer yığını haline dönüştürmüş durumda.

 Geçmişte eski AK Parti ‘li seçilmişlerin sivil toplum kuruluşlarıyla sık sık bir araya gelerek hiç olmazsa istişare ettiği ortam tümüyle sonlandırıldığı gibi, başta meslek kuruluşları olmak üzere, sorunlara siyasileri davet ederek konuşulduğu toplantı çalıştay vs girişimlerden da eser yok.

Şimdi bu şehirde;  “Belediye Başkanlığını kaybettik” diye kendi şehirlerinin belediyesini “çalışamaz” hale getirmek isteyen ve yaşanmış bitmiş bir seçimin sonuçlarını demokratik temayül içinde görmeyip bir sülale, köy kavgası ruh hali yetiyle davranan “bozuk bir siyaset genetiği” içinde görülen ciddi bir damar var ki artık tümüyle ayan beyan ortada.

Buğun bu hırsın toplumsal ve kentsel karşılığı hiç yok. Odalarımız STK’larımızın ve tüm kamuoyunun ibretle izlediği işi siyaseten şehir sorunlarının çözümünde  “özlük -üveylik” mecralarına kadar çekebilen basitliğin sürdürülebilirliği de görünmüyor.

Siyasi partiler birer hizmet araçlarıdır. Particilikte bir yere kadar makuldür. Lakin particilik uğruna bir yele sele kapılıp aklı mantığı bilimi karşıya alır şekilde bir mahalle kavgacılığının dibine kadar gömüldüler.

Şimdi artık nerede siyaset yapacağını nerede bu şehir için kimlerle beraber olacağını bilmeyen varlığı yokluğu belirsiz bir “iktidar partisi temsil düzeyi” yaşıyoruz.

Memleketin göbeğinde eskisi yıkılıp yenisi yapılacağını duyuran ve de “ihalesi yapılmış” “Hükümet Konağı”nın neden iptal edildiğini dahi kendi şehrine açıklayamayan bir iradesizlik var.

 İlerde sonuçlarını daha daha ağır olarak göreceğimiz “Şeker Fabrikamızın Özelleştirilmesi” sürecinde etkin ve yetkin iktidar partisi AKP’nin Belediye Başkanları ve Milletvekilleri İl Genel ve Belediye Meclis Üyeleri velhasıl  Kırşehir  seçilmişleri ağızlarını açık tek bir söz edemediler “partimizin tepesine ters düşeriz de dengemizi bozarız” dediler ve sustular adeta..

 Kırşehir Belediye Başkanlığı seçimi; siyasi tercihlerden çok; Kırşehir’de bırakın particiliği bir parti içindeki “Arkadaş Gurubu’nun hem kendi partisi hem de şehirdeki iç huzuru ve birlikteliği bozan “Kent Diktası”na karşı her partiden vatandaşların tepkisini ortaya çıkarttı.

Malum “Arkadaş Gurubu” kendi karneleri yönüyle vaziyetin kötüye gittiğini fark etmiş olmalı ki yakın geçmişte tüm İl teşkilatını değiştirmeyi kafaya koyan genel merkezdeki güçlü eğilime karşı Muzaffer Aslan’ın İl Başkanlığını korudu., Kurban olarak Avukat Bilgehan Altaş’a merkez ilçe başkanlığından el çektiren bir derin oyunu sahneye koymayı başardı ama görünen o ki bu durumu da sürdüremedi.

AK Parti kulislerinde malum “Arkadaş Gurubu’nun şimdi yeni bir İl Başkanlığı değişimini istememesine rağmen önleyemediği açık açık konuşuluyor.

İşin aslı bu arkadaş gurubu Merkez İlçe Başkanı Bilgehan Altaş’ı görevden el çektirirken İl Başkanı planlamaların ilk “A Planı”; Yaşar Bahçeci idi.

Gerçi bir zamanlar bu görev değişikliklerine  “metal yorgunu” nitelemesi yapılırken, şimdi kibarca “görevden alma”nın adı “istifa etmek” olduğundan, her ne kadar adı geçen arkadaşlar “yok biz görevden alınmadık istifa ettik ”diyecekler belki de ama “âdetiniz sizin âdetiniz kalsın”

Milletvekili Mustafa Kendirli’nin sessiz bir şekilde Yaşar Bahçeci’nin İl Başkanlığına atanması için, kendisinin milletvekili adayı liste başı yapılmasındaki kesin rolü nedeniyle vefa göstererek yoğun çaba harcadığı, bunun alt yapısını oluşturmak bürokrasiyi kendilerine göre dizayn etmek için daire müdürlüklerinde köklü değişimlere yöneldiği zaten biliniyordu ama bunun mümkün olmadığı görüldüğünde Muzaffer Aslan’ı İl Başkanlığında tutmak şeklindeki “B planı” devreye alınmıştı.

Bugün AK Parti’de politika yapan ve partide bu arkadaş gurubunun yarattığı huzursuzluğu gören bir makul isime “niye kent sorunlarından ve bazı yanlış giden işlere müdahale edilmediği” sorulduğunda verdiği tek cevap “Kendirli’yi aşamıyoruz ve kendisi öyle ya da böyle milletvekili” şeklindeydi…

Şimdi “Ankara Milletvekiliyim” dese de Kırşehir’den hiçbir zaman kopmayan Hacı Turan Her ne kadar “sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yediği” gibi bu arkadaş gurubuyla düelloya girmemek için doğrusu özel çaba harcıyorsa da Ankara’ da partinin Kırşehir’de ki vitrinine ilişkin olumlu konuşmadığı bildiriliyor.

Her ne kadar tüm siyasi partilerde adeta AK Parti’yi örnek olarak demokratik kongreler hayal olduysa da şimdi ’ AK Parti de il başkanlığı için 15’i geçkin aday fırladı çıktı.

Görücüye çıkan En az 15 kişinin adı sıralanıyor kulaktan kulağa…

Eee ne de olsa iktidar partisi ve “Şimdi Rağbet Güzel İlen Zengine”

Bunlardan birçoğu yarın “ Bende AK Parti’den aday olduydum” diyerek kendi geleceğine parantez açmak peşinde

Memleket hak getire…

“Demokratik kongre”den eser yok ama vitrin şatafatlı

Çünkü İl Başkanı belirlenecek sonra “yönetimini oluştur şunları da al” denecek ve sonra görkemli bir salonda “Kırşehir İl Başkanlığı Kongresi” yazılı dev görsellerle Türkiye’ye duyurulacak.

Tüm bu vaziyeti partinin ilk dönemlerinden beri sürecin içinde yer alan ve biraz da “derviş” leşmiş tipler bir başka ifadeyle partinin “akil adamlar“ı çok derin iç çekiyor.

Mikail Arslan gibi, Kırşehir’de üç dönem Milletvekilliği yapmış, gerek partide gerekse şehirde profili yüksek bir isme yönelik “başvuru yap ve il başkanımız ol” baskılarına karşı Mikail Arslan’ın verdiği tek yanıt  “partimiz işaret vermeden aday olmam mümkün değil” yönünde… Eski Belediye Başkanı Halim Çakır da aynı şekilde düşünenlerden.

Nitekim AK Parti içinde süreçten soğuyan birçok partililin “bozulan iç dengeleri ve kızgınlıkları Mikail Arslan’ın toparlayabileceği, Mikail Arslan’ın şehrin sorunlarına ve yarım kalan projelere çözüm için Ankara bürokrasisi, Bakanlıklar ve parti genel merkezinde ki ağırlıklı ilişkileri nedeniyle katkı sunacak bir kapasiteyi taşıyan yegâne kişi” olduğunu belirterek, ”şehir ve parti için Mikail Arslan İl Başkanı olmalı”  yönünde görüş bildirdikleri de bildiriliyor.

Yine AK Parti’de İl Başkanlığına aday olan gazeteci Alpaslan Demirbaş’ın; “İktidar Partisini kendi çıkarları için kullanıp posasını çıkarıp gidenlere” dikkat çekmesi durumun tespiti yönüyle, bir adayın ağzından dillendirmesi yönüyle ibretlikti. “Dava dava deyip aday gösterilmeyince türbanı çıkaran, sakalını kesenlerden, millet, yoklukla imtihan olurken lüks lokantalarda resim paylaşan sözde dava adamları”ından bahsetmesi, ”Dava dediğiniz ekmek davasıdır ve anne-babalar çocuklarına iş aş bekliyor. Dava sizin olsun. Bu millete iş aş lazım” demesi doğrusu memleketin halini anlatan kan dondurucu vurgular olarak dikkati çekiyordu.

Adayların büyük çoğunluğu düzenledikleri basın toplantılarında ya da basın açıklamaların da “mevcut parti vitrini” ile “şehir halkı” arasında ki uçuruma gönderme yaparak âdeta “biz böyle olmayacağız” mesajı vermek zorunda niye hisseder ki kendilerini?

AK Parti içinde “”malum arkadaş gurubu”na karşı mücadele bayrağını açan bir başka isim. Bu arkadaş gurubuna rağmen geçen dönem  “İl Genel Meclisi Başkanlığı” yapan Barbaros Dulkadiroğlu ile eski Merkez İlçe Başkanı Bilgehan Altaş’ta resmen aday oldular.

AK Parti eski “Kurucu Gençlik Kollar Başkanı”, Çınar Gazetesi sahibi Aydın Kahraman, Bakkallar Odası eski başkanı Emin Dulkadir ve yine , “Cihannüma”, “ilim yayma vakfı” gibi iktidar partisine yakın birçok cemeatın desteğini arkasına aldığı dillendirilen Fikret Yavuz’ adı da öne çıkan isimler arasında..

İl Başkanlığını belirleme de; “Yaşar-Kendirli İttifakı”nın ve Genel Merkez düzeyinde elini güçlü tutmak amacıyla 5 adaylı ( Veli Şahin, Serkan Demir, Şuayip Soysal, Ali Eraslan, Birkan Orkun Öztürk) bir “satranç tahtası”nı kurduğu da ileri sürülüyor.

Sadece iktidar olanaklarının şemsiyesi altında kendilerini erişilmez  “resmi zırh”larla “kamuflaj” edenlerin, toplumdan uzaklaşmasın ve “kibir”lerinin tavan yaptığı manzara içinde şimdi  “AKP’ye il Başkanı aranıyor”.

Önümüzdeki günlerde Parti Genel Merkezinden Ekrem Görçeker gelecekmiş “raporlamak” için..

Esnaf ve Ticaret odalarının sivil toplum kuruluşlarının belki de cemaatlerinde kapısını çalıp kahvelerini içecekmiş.

Ekrem Görçeker; İktidar partisinin, teşkilat ve seçilmişleriyle, bu şehrin arasında örülmüş derin güvensizlik içindeki atılmış köprüleri görür mü ola ki?

Comments

comments

Bu haber 23605 kez okundu.
Genel - 22:15 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.