Bu Gazetecilerin Yaptığını HDP’liler Yapmadı!

Bu bir ihanetin hikayesidir. HDP’lilerin bile ses çıkarmadığı konularda bazı gazetecilerin bu ülkeye yaptığı ihanetin…
Genel - 28 Eylül 2019 11:03

Bilmem biliyor musunuz… Diyarbakır’da nöbet tutan annelerden birinin oğlu dağda Türk askeriyle girdiği çatışmada ölmüş.

Bu meseleyi nasıl ele almak isterseniz öyle alın. Bu bilgiyi bir kenara bırakmadan önce durum analizi yapmak istiyorum. Ölen çocuk 16 yaşında ‘kandırılarak’ dağa kaçırılıyor. Annesinin söylemine göre sadece evden okula bir hayatı olan bu ‘çocuk’ kandırılıyor ve kendini dağda buluyor. Annesi 5 yıl süren çabanın ardından HDP’nin önüne kendini atarak oğlunu isterken, ‘acı haberini’ alıyor. Ve bu ‘acı haber’ yürek dağlıyor. Bu, olayın bazı medya organlarının okuyucularına/izleyicilerine gösterdiği bir yüzü. İstiyorlar ki sadece kendi yürekleri dağlanmasın, herkes ‘bu acıyı’ paylaşsın.

Şimdi bu olanlar hiç olmadı diyelim. Diyarbakır HDP İl Binasının önü bomboş diyelim. Dağda askerimizle çatışırken ölen bir çocuğa ne kadar acıyacaktınız? Ya da şuan acıyor musunuz? Tüm vicdani duyguları geçtim, mantıklı düşünebiliyor musunuz? Bu gazeteciler dağda ölen çocuğa neden terörist diyemiyor? Tek derdi evlat olan anası Diyarbakır HDP İl Binası önünde oturunca bu çocuklara bakış açısı neden değişti bir anda? Zaten bütün teröristler kandırılmış, hiç biri, bile isteye dağa çıkmamış, hepsi nur yüzlü vatansever insanlardı da bir gün HDP binasına uğrayalım dediler ve puf diye ortadan yok oldular öyle mi? Ezberletmeye çalıştığınız durum bu mudur?

Ana yüreği, evlat acısı… Bunların eleştirisi, yanlış anlaması yoktur. Ancak bu insanların hislerinin arkasına sığınarak çocuk oyunu oynamak da bu devlete yakışmaz. Bu ülkenin başına çöreklenmiş terör belasını masumiyet arkasına saklayarak yok edemezsiniz.
Zamanında Genelkurmay Başkanlığı’nda çalışmış bir asker ağabeyimiz, amcamız, paşamız; TSK’nın 7 teröristi etkisiz hale getirdiği bilgisine şu notu düşmüş: “Gene kızacaklar ama sormadan da edemiyorum: Ya bu ‘etkisiz hale getirilen teröristlerden’ biri şu anda Diyarbakır’da HDP il binası önünde evladını arayan annelerden birinin kızı veya oğluysa???”

Peki ama… Ya ölümü ‘tarifi imkansız acı’ olarak manşetlere taşınan ‘çocuk’ bizim askerimize kurşun sıkmışsa? Ya o manşet sahibi gazetenin verdiği bir şehit haberinin sebebiyse? Ya askerimin vücudundan çıkan kurşunlar onun silahından ateşlendiyse? Kimin tarafındasınız, neyi savunuyorsunuz? Bir spikerin gözleri dolarak sunduğu bu ‘tarifsiz acı’ ile bu ülkede kaç kişiyi kandıracaksınız?

Bir şehit anasının elini öpmemiş pirimci topluluklar bugün kalkıp ellerinde ‘analar destan yazdı’ pankartlarıyla şehir meydanında nara atıyor. Bugüne kadar bu vatan için destan yazan anaların adını anmak bile ağzınıza çok gelir. Destan yazan ana sizin yediğiniz ekmek, içtiğiniz su boğazınızdan rahat geçsin diye evladının kanını toprağa akıtan anadır. Destan yazan ana her gün oğlunun al bayraklı mezarı başında gözyaşı döküp de feryat edemeyen anadır. Vatan sağolsun diyebilen anadır. Bir gün aklınıza bu analar gelirse, ama çıkar için, gösteriş için, onlar gözleri yaşlıyken dişlerinizi göstererek fotoğraf çektirmek için değil, gerçekten o ananın yüreğinin sızısını dinlemek için yanlarına uğrarsınız. Belki birkaçının hikayesi yüreğinizi dağlar. Düğün yapmak isteyip yapamayanlar, oğlunun kanıyla ıslanmış telefonunu saklayanlar, evladının asker kıyafetinde hala onun kokusunu arayanlar… Bugün buradan kalkıp Diyarbakır’a gitmekle meydanlarla pankart açmakla acı paylaşılmıyor, pirim yapılmış oluyor.

Hiç bir ananın gözyaşına değmeyecek insanlar yeri gelince o anaları nasıl da kullanıyor…

Zahide VURAL

Comments

comments

BENZER HABERLER