Eskiden soygunculuk genelde haramiler tarafından kervanları ve yakın zamanda ulaşım araçlarının önü kesilip ellerinde değişik silahlarla yapılırdı.
Modern çağda artık bu şekilde ki soygunlar ortadan kalkıp tarihe karıştı.
Şimdiki soygunu yapanların eşgalide değişti, tipi de değişti, taktikleride değişti.
BUGÜN Kİ SOYGUNCULARIN EKSERİYETİNİN BOYNUNDA KRAVAT VAR. Makam odaları var.
Vergi levhaları var.
Üstelik soygunu yaparken ellerine silahta almıyorlar.
Ellerinde genellikle pense, mühür ve anahtar var.
Şimdiki soygunlarda Trafik polislerinin çıkan yasalara istinaden araçta sigara içimi gibi veya hiç alakasız yerlerde tesbit ettikleri hız sınırına uymamak gibi hukuki hiç bir gerekçesi olmayan cezalar icad olmuştur.
Bu soygunun şekil değiştirmiş adıdır.
Şimdi ben burada asıl “yol kesmeden yapılan soygunlar”dan bahsedeceğim.
Şöyle bir vakıa ve misalle soygunun nasıl yapıldığını sizlere anlatmak istiyorum:
Misal. Bugün ayın 15’i. Memur veya bu tarihte maaş alan bir vatandaş, elindeki para ile muhtelif borçlarını yatırıyor. Elektrik ve doğalgaz borcunu ödüyor. Kıt imkanlarla ayırabilirse(ki çok zor. Halk cidfi manada borçlu) gelecek ayın 15’ine kadar cüz’i bir harçlık ayırıyor.
Bunun farkında olan, vatandaşın borç içinde olduğunu bilen MEDAŞ ile SÜRMELİ GAZ bunu çok güzel fırsata çeviriyor ve Çok ciddi paralar kaldırıyorlar.
Nasıl mı?
Öyle bir tarihte saat okuyup öyle bir SON ÖDEME takvimi hazırlıyorlar ki müthiş bir gelir elde ediyorlar.
Saati misal ayın 3’ünde okutuyorlar. Yaklaşık 10 gün ödeme tarihi belirliyorlar. Yani son ödeme tarihi ayın 13’ü gibi oluyor. O tarihte çoğu vatandaşın cebinde beş kuruş para olmuyor.
Napıyor vatandaş, ayın 15 inde yatırabiliyor.
Buradan bu firmalar 1 gün bile olsa, oturdukları yerden GECİKME FAİZİ tahsil ediyorlar.
Bu durumda olan binlerce aboneden tereyağından kıl çeker gibi ekstra para tahsil ediyorlar.
Halbuki son ödeme tarihini ayın 15 ‘i ve sonrası olarak belirleseler, böyle bir durum olmayacak.
Bu uyanıklığın adı GECİKME ZAMMI mı yoksa SOYGUN MU olur?
Ben buna soygun diyorum. Siz ne derseniz deyin.
Birde özellikle MEDAŞ başka bir soygun yöntemi daha geliştirmiş. Bu da dillere destan.
Bu soygun şeklide şu şekilde oluyor:
Misal ben kiracıyım. Abonelik ev sahibinin üzerine.
Ya da kardeşime veya babama ait bir evde oturuyorum. Abonelik var. Ama babam veya kardeşimin üzerine.
Bunu tesbit eden MEDAŞ, aboneliği üzerine alınması için müşteri hizmetleri üzerinden TEHDİT yapıyor.
Müşteri Hizmetlerindeki emir kulları “Aboneliği üzerinize almamak suçtur. Eğer falanca sürede almazsanız KAÇAK ELEKTRİK KULLANIMINDAN İŞLEM YAPILACAKTIR diyerek tehdit edip korkutmaktadırlar.
Abonelik var mı?
Var.
Faturası ödeniyor mu?
Ödeniyor.
Peki size ne oluyor MEDAŞ?
SANA NE?
Bunun gibi yüzlerce haneye bu tehditi edip, yeniden abonelik işlemi başlattırarak DEPOZİTO adı altında oturdukları yerden çok ciddi gelir elde ediyorlar.
Bu soygun değilde nedir?
Okuma bedellerini, kayıp kaçak giderlerini yüklemelerini(geçirmelerini) de yazmıyorum.
Sevgili Çiçekdağlı hemşerilerim.
Bu konu sadece benim meselem değildir.
Sesimizi çıkartmazsak vurulan semerlerden kimse şikayet etmesin.
Kendinizi düşünmüyorsanız, varlığını bile bilmediğiniz sabah çocuklarının ceplerine nasıl 3 lira harçlık koyabilirim diye kara kara düşünüp gözlerine uyku girmeyen anne babaları düşünün.
Vicdan sahibi iseniz bu yazımı paylaşın. Gerekli yerlere yazın. Şikayet edin. Seslenin.
Çünkü sadece ben yazdığımda bana DELİ diyorlar.
Bu konuda Desteğinizi esirgemeyin.
Murat DAŞDEMİR
Comments
comments